S
sarhosbalik
Guest
Erken yat erken kalk teorisini hic bir cocuk anlamak istememistir herhalde. Ben bunun sacma bir kanun oldugunu anlatabilmek icin neler cekmistim zamaninda. Annem anlamisti beni ama kurallar prensipler ve saire... O zamanki Einsteinlik hevesimi bitirdiginin farkinda degildi annem ama olsundu. Nasil olsa istedigim zaman yatip istedigim zaman kalkacagim günler de gelecekti birgün...
Allah`a sükürler olsun ki,bir mübarek ramazan ay`ina daha kavustuk. Icim huzur dolu.
Oruc tutmanin bu kadar faydasini gördügüm bir baska ramazan hatirlamiyorum. Hatta oruc tuttugumuda hatirlamiyorum. Ama su son üc gündür her sabah uyandigimda oruclu oldugumu saniyorum. Tutmak icin kendimle savastigim anlar bile oluyor ama tutamıyorum...
Erken yattim bu sabah saat 4e geliyordu galiba uykuya daldigimda. Baya erken uyumusum yani sabahin köründe. Simdi bir de bunun erken kalkmasi vardi. Ama bu kadar erken kalkacagimi ummuyordum. Saat 8 de uyanmistim.
Fark edildigi gibi insan isteyince erken yatip erken kalkabiliyor.
Yüzümde anlamini bilmedigim salak bir gülümseme. Yanimda benim miskin kedi "uyuz" hala uyuyor. Yaklasik 10 gün kadar ayri kaldigimiz süre icinde baya degismisti huylari. Artik kablolari kemirmiyor, buldugu yere cisini yapmiyor. Ayrıca öpücük vermeyi hala unutmamis. Ilk baslarda yanimda yatmasindan huzursuz oluyordum ya da bunu düsünmekten huzursuz oluyordum. Nasil anlatsam ki... Diyorumki, kedimin yanimda yatmasini istemiyordum. Bu düsünce beni huzursuz ediyordu. Hadi ben uykudayken gelir yüzümü yalarsa.
Sonrasında aklima öptügüm "bazi kadinlar" geldi midem bulandi ve Uyuz`a haksizlik ettigimi anladim. O`nun öpücükleri hic tiksinti vermiyor.
Ya sanki kücük bir cocuk ya. Kedi öpücük verir mi? Veriyor iste. Ama 10 gün icinde bu kadar degisecegi ve büyüyecegini düsünmemistim dogrusu.
Uyuz`un cilvelerine karsilik verdim biraz.
Günes isigi sanki ismarlamisim gibi süzülüyordu pencerden iceri.
N`oluyordu bana?
Neydi bu sirrini cözemedigim mutlulugun ismi?
Hazir mutluyken neden soru sorarak huzurunu kaciriyorsun adam?
Dememle yataktan firlamam bir oldu.
Önce banyoya gidilir sabah temizligi yapılır.
Sonra mutfaga gider kahveyi koyarsin.
Buzdolabini acarsin, yüzündeki gülümseme yok olur. Ne bok varda aciyorum su buzdolabini anlamadim. Son aldigim karar dogrultusunda bu evin buzdolabina yiyecek türü seyler girmeyecekti...
Girmemis zaten.
Ne var dolapta?
Alkollü iceceklerden ne ararsan var. Bacardi, campari, batida de coco, bira, red bull, wodka,
mis ayran. Ayran! Tamam iste ayran.
Kahveden önce ayrandan baska ne icilir pazar sabahlari? Iki kutu ayran icersin biraz kendine gelirsin...
Uyuz`lu bir yasama ayak uydurmak gercekten zor. Yani hayvanin ne zaman aktif olacagi hakkinda hic tahmin yürütemiyorum. Benim canim oynamak istediginde salak gibi yatiyor kipirdamadan.Ben bir is yaparken gelip ayagima dolaniyor ikidebir.
Gelde ayak uydur...
Derken bir sekilde disari attim kendimi.
Hamburg, saat dokuz:30
Ayla ablanin yanina gidip biraz dedikodu yapmak iyi bir fikir gibi gözükmese de gelmistim bir kere dükkana.
-Günaydin ablacim, bu sabah cok güzelsin.
-gafayi yedin ellam sanada günaydin.
-Fincan`a kahve koydun da gel mi dedin?
-Gaavemi istiyon?
-Var mi?
-Oglum ben burda gaaveden para gazaniyom.
Sonra mahallenin dedikodusunu dinlersin yarim saat kadar. Iceri bir müsteri girer ve bit pazarindan geldigini söyler...
-Haydi abla ben kactim.
-Bana bak, nereye gidiyon?
-Bit pazarina
-Iyi banada birsey getir.
-Olur ablacim, bulabilirsem sana güzellik kremi getiririm
-Ulan senin bubayin sarap canagina tükkrr
...
O kadar icten sövmüstü ki Ayla abla agzindan tükürükler saciyordu ben dükkandan cikarken.
Bu ne kalabalik böyle.
Demek ki milletin pazar günü harbiden bir isi yok. Herkes bit pazarina dolusmus.
Aslinda sade bakmakti niyetim.
Her zaman oldugu gibi.
Ama hosuma giden birsey görünce almadan da olmuyor.
En iyisi parasiz gitmek bit pazarina.
Hangi köseden baslasam gezmeye diye düsünürken birden kendimi indiana esyalari ve figürleri satan tezgahin önünde buldum. Bu kac para, su kac para derken; iki tane minyatür sehpa, bir tane tamtam aleti. (Adini tam olarak bilmiyorum, darbukaya benziyor) iyi de ses cikariyor.
Gerci sesin önemi yok.
Maksat 'tamtam' aletim olsun.
Aldiklarimin parasini ödeyip, saticiya esyalari bir kenara koymasini söyledim.
Ve kalabaligin arasindaydim simdi.
Burnuma mercimek corbasi kokusu geliyor simdi. Corbacinin önünde buldum kendimi.
Ama bu corbaci mercimek corbasi satmiyor.
"Dogrudan ebenizin elinden erbsen suppe" yaziyor levhada. (Erbsen suppenin Türkcesini bilmeyenler ebesine sorsunlar) Bir corba icersin...
ohhhh miss gibi sicacik.
Ayla ablaya da götürsem mi bu corbadan.
Bu müzik?
Türkce evet "aya benzer yüregim dogal olarakda bilmem ne" sarkisi.
Türk tezgahinin önüne yaklastıgımı anladım.
Eski kasetleri gördüm bir sepetin icinde.
Yaklasik 150 adet kaset.
Kimlerin yokki.
Belkis Akkale-Güvercin.
Emel Sayin-Yagdir Mevlam Su
Muazzez Abaci-Vurgun.
Ekrem Celebi, Zeki Müren ve saire...
Icine adeta daldigim sepet bir nostalji sepetiydi.
Sonra kücük bir kiz sesi duyuyorum:
"Baba buyda heyşey payaylamı'' diye soran.
Baba etrafina bakiniyor.
Elleri cebinde tezgahin arkasinda bekleyen adamin yüzüne bir gülümseme geliyor.
Ani bir hareketle ellerini cebinden cikararak tezgahtan aldigi bir tamagotchi'yi kücük kiza uzatiyor; "al bakalim ufaklik bu parasiz"
-babaaaaa bak tamagoyci veydi amca...
Amcanin bu hareketinin babayi sevindirdigi belliydi.
''Evet kizim burada hersey parayla'' diye cevap vermis olsaydi, kizinin "neden" sorusuna nasil cevap verecekti...?
Belkide baba, o kücük kizin anlayamayacagi bir cevap vercekti -cok basit bir cevap- "evet kizim bu dünyada hersey parayla" diyecekti, belkide...
Ben hala sepetin icindeydim bu olaylar olurken. Düsüncelere daliyorum ve sonra bir baska kücük kiz`in hikayesi geliyor aklima.
Belki hatirlarsiniz bu hikayeyi;
Kücük kiz babasina kücük bir kutu hediye eder. Kutuyu acinca bos oldugunu gören baba kizar ve;
Bos hediye paketi verilmeyecegini bilmiyor musun? Diye azarlar kizini.
Kücük kiz; Ama babacim ben o kutunun icine öpücüklerimi üflemistim...
O babanin yerinde olmayi hangimiz isteriz?
Seyyal Taner`in kasetiydi biraz önce kaset-calara koydugum kaset.
Kaseti alirken bozuk olup olmadigini sordugumda adam, cins cins yüzüme bakip;
"al kardesim götür hediyem olsun" demisti.
Olmaz dedim parasini verdim.
-Evin yakinlardaysa, bozuksa geri getirirsin dedi.
.Sana verdigim 1 euro degil sorun.
Teybe koydugumda bozuk cikarsa hevesim kursagimda kalacak anliyormusun?
Salak salak bakti yüzüme belkide icinden küfür ederek. Adam ekmek parasinin derdindeydi bense hevesimin...
Belki sadece bir tesadüf bugün olanlar ama kaseti koydugumda dinlediklerimin etkisinden hala kurtulamadim.
"Hepppiii börsttt deyy liebe du yu babaaaaa"
Babacim seni cok özledim
-bende seni cok özledim yavrum
"Gel artik annem beni döver gelmezsen
hepiii bört dey babacimmmmm
cok özledim seniiii"
-gelicem kizim gelicem yakinda yavrucum
"gel gayri diyor annem
sen de gel gayriii babacimmm
seni cok seviyommmm babbbbaaammmm"
sonra bir kadin sesi giriyor araya
-Kizim tamam artik kapat telefonu.
Kücük kiz sarki söylüyor 4 ya da 5 yaslarinda olmali...
"alladi puyladi iki lafin ayasina beni doladi,baktiki olmadi öyleschine beni puyladi"
seni yerim sosis-tombul sosis-manyak sosis-seni yerim geycek televole
"biy saykisin schennnn ömüyyy boyu süyeceykkk"
gel schön gayri ösledim seni gayri
öpüyom seni gayri"
Kasetin ilk sarkisini dinleyemedim.
Ama bu kasetin, kaseti satan adama ait oldugunu düsünerek geri götürdüm kaseti.
Benim kizim olmus olsaydi degeri bicilmezdi kasetin benim icin. Bu düsünceyle geri götürüp vermek istedim kaseti.
-Noldu kardes bozuk mu cikti?
-Bu kaset sana mi ait abi?
-Evet kilerden cikardim hepsini, yillardir orada duruyordu.
-Senin kizin var mi?
-Var!
-Kizinin senin dogum gününü kutladigi telefon görüsmesi kayit edilmis kasetin basina.
-Vay sipa vay. Kusura bakma kardes cocuk iste...
Ne diyecegimi sasirmistim.
O anki düsüncelerimi yazmak zor gercekten.
-Neyse sorun degil diger sarkilari dinlerim.
Allah`a sükürler olsun ki,bir mübarek ramazan ay`ina daha kavustuk. Icim huzur dolu.
Oruc tutmanin bu kadar faydasini gördügüm bir baska ramazan hatirlamiyorum. Hatta oruc tuttugumuda hatirlamiyorum. Ama su son üc gündür her sabah uyandigimda oruclu oldugumu saniyorum. Tutmak icin kendimle savastigim anlar bile oluyor ama tutamıyorum...
Erken yattim bu sabah saat 4e geliyordu galiba uykuya daldigimda. Baya erken uyumusum yani sabahin köründe. Simdi bir de bunun erken kalkmasi vardi. Ama bu kadar erken kalkacagimi ummuyordum. Saat 8 de uyanmistim.
Fark edildigi gibi insan isteyince erken yatip erken kalkabiliyor.
Yüzümde anlamini bilmedigim salak bir gülümseme. Yanimda benim miskin kedi "uyuz" hala uyuyor. Yaklasik 10 gün kadar ayri kaldigimiz süre icinde baya degismisti huylari. Artik kablolari kemirmiyor, buldugu yere cisini yapmiyor. Ayrıca öpücük vermeyi hala unutmamis. Ilk baslarda yanimda yatmasindan huzursuz oluyordum ya da bunu düsünmekten huzursuz oluyordum. Nasil anlatsam ki... Diyorumki, kedimin yanimda yatmasini istemiyordum. Bu düsünce beni huzursuz ediyordu. Hadi ben uykudayken gelir yüzümü yalarsa.
Sonrasında aklima öptügüm "bazi kadinlar" geldi midem bulandi ve Uyuz`a haksizlik ettigimi anladim. O`nun öpücükleri hic tiksinti vermiyor.
Ya sanki kücük bir cocuk ya. Kedi öpücük verir mi? Veriyor iste. Ama 10 gün icinde bu kadar degisecegi ve büyüyecegini düsünmemistim dogrusu.
Uyuz`un cilvelerine karsilik verdim biraz.
Günes isigi sanki ismarlamisim gibi süzülüyordu pencerden iceri.
N`oluyordu bana?
Neydi bu sirrini cözemedigim mutlulugun ismi?
Hazir mutluyken neden soru sorarak huzurunu kaciriyorsun adam?
Dememle yataktan firlamam bir oldu.
Önce banyoya gidilir sabah temizligi yapılır.
Sonra mutfaga gider kahveyi koyarsin.
Buzdolabini acarsin, yüzündeki gülümseme yok olur. Ne bok varda aciyorum su buzdolabini anlamadim. Son aldigim karar dogrultusunda bu evin buzdolabina yiyecek türü seyler girmeyecekti...
Girmemis zaten.
Ne var dolapta?
Alkollü iceceklerden ne ararsan var. Bacardi, campari, batida de coco, bira, red bull, wodka,
mis ayran. Ayran! Tamam iste ayran.
Kahveden önce ayrandan baska ne icilir pazar sabahlari? Iki kutu ayran icersin biraz kendine gelirsin...
Uyuz`lu bir yasama ayak uydurmak gercekten zor. Yani hayvanin ne zaman aktif olacagi hakkinda hic tahmin yürütemiyorum. Benim canim oynamak istediginde salak gibi yatiyor kipirdamadan.Ben bir is yaparken gelip ayagima dolaniyor ikidebir.
Gelde ayak uydur...
Derken bir sekilde disari attim kendimi.
Hamburg, saat dokuz:30
Ayla ablanin yanina gidip biraz dedikodu yapmak iyi bir fikir gibi gözükmese de gelmistim bir kere dükkana.
-Günaydin ablacim, bu sabah cok güzelsin.
-gafayi yedin ellam sanada günaydin.
-Fincan`a kahve koydun da gel mi dedin?
-Gaavemi istiyon?
-Var mi?
-Oglum ben burda gaaveden para gazaniyom.
Sonra mahallenin dedikodusunu dinlersin yarim saat kadar. Iceri bir müsteri girer ve bit pazarindan geldigini söyler...
-Haydi abla ben kactim.
-Bana bak, nereye gidiyon?
-Bit pazarina
-Iyi banada birsey getir.
-Olur ablacim, bulabilirsem sana güzellik kremi getiririm
-Ulan senin bubayin sarap canagina tükkrr
...
O kadar icten sövmüstü ki Ayla abla agzindan tükürükler saciyordu ben dükkandan cikarken.
Bu ne kalabalik böyle.
Demek ki milletin pazar günü harbiden bir isi yok. Herkes bit pazarina dolusmus.
Aslinda sade bakmakti niyetim.
Her zaman oldugu gibi.
Ama hosuma giden birsey görünce almadan da olmuyor.
En iyisi parasiz gitmek bit pazarina.
Hangi köseden baslasam gezmeye diye düsünürken birden kendimi indiana esyalari ve figürleri satan tezgahin önünde buldum. Bu kac para, su kac para derken; iki tane minyatür sehpa, bir tane tamtam aleti. (Adini tam olarak bilmiyorum, darbukaya benziyor) iyi de ses cikariyor.
Gerci sesin önemi yok.
Maksat 'tamtam' aletim olsun.
Aldiklarimin parasini ödeyip, saticiya esyalari bir kenara koymasini söyledim.
Ve kalabaligin arasindaydim simdi.
Burnuma mercimek corbasi kokusu geliyor simdi. Corbacinin önünde buldum kendimi.
Ama bu corbaci mercimek corbasi satmiyor.
"Dogrudan ebenizin elinden erbsen suppe" yaziyor levhada. (Erbsen suppenin Türkcesini bilmeyenler ebesine sorsunlar) Bir corba icersin...
ohhhh miss gibi sicacik.
Ayla ablaya da götürsem mi bu corbadan.
Bu müzik?
Türkce evet "aya benzer yüregim dogal olarakda bilmem ne" sarkisi.
Türk tezgahinin önüne yaklastıgımı anladım.
Eski kasetleri gördüm bir sepetin icinde.
Yaklasik 150 adet kaset.
Kimlerin yokki.
Belkis Akkale-Güvercin.
Emel Sayin-Yagdir Mevlam Su
Muazzez Abaci-Vurgun.
Ekrem Celebi, Zeki Müren ve saire...
Icine adeta daldigim sepet bir nostalji sepetiydi.
Sonra kücük bir kiz sesi duyuyorum:
"Baba buyda heyşey payaylamı'' diye soran.
Baba etrafina bakiniyor.
Elleri cebinde tezgahin arkasinda bekleyen adamin yüzüne bir gülümseme geliyor.
Ani bir hareketle ellerini cebinden cikararak tezgahtan aldigi bir tamagotchi'yi kücük kiza uzatiyor; "al bakalim ufaklik bu parasiz"
-babaaaaa bak tamagoyci veydi amca...
Amcanin bu hareketinin babayi sevindirdigi belliydi.
''Evet kizim burada hersey parayla'' diye cevap vermis olsaydi, kizinin "neden" sorusuna nasil cevap verecekti...?
Belkide baba, o kücük kizin anlayamayacagi bir cevap vercekti -cok basit bir cevap- "evet kizim bu dünyada hersey parayla" diyecekti, belkide...
Ben hala sepetin icindeydim bu olaylar olurken. Düsüncelere daliyorum ve sonra bir baska kücük kiz`in hikayesi geliyor aklima.
Belki hatirlarsiniz bu hikayeyi;
Kücük kiz babasina kücük bir kutu hediye eder. Kutuyu acinca bos oldugunu gören baba kizar ve;
Bos hediye paketi verilmeyecegini bilmiyor musun? Diye azarlar kizini.
Kücük kiz; Ama babacim ben o kutunun icine öpücüklerimi üflemistim...
O babanin yerinde olmayi hangimiz isteriz?
Seyyal Taner`in kasetiydi biraz önce kaset-calara koydugum kaset.
Kaseti alirken bozuk olup olmadigini sordugumda adam, cins cins yüzüme bakip;
"al kardesim götür hediyem olsun" demisti.
Olmaz dedim parasini verdim.
-Evin yakinlardaysa, bozuksa geri getirirsin dedi.
.Sana verdigim 1 euro degil sorun.
Teybe koydugumda bozuk cikarsa hevesim kursagimda kalacak anliyormusun?
Salak salak bakti yüzüme belkide icinden küfür ederek. Adam ekmek parasinin derdindeydi bense hevesimin...
Belki sadece bir tesadüf bugün olanlar ama kaseti koydugumda dinlediklerimin etkisinden hala kurtulamadim.
"Hepppiii börsttt deyy liebe du yu babaaaaa"
Babacim seni cok özledim
-bende seni cok özledim yavrum
"Gel artik annem beni döver gelmezsen
hepiii bört dey babacimmmmm
cok özledim seniiii"
-gelicem kizim gelicem yakinda yavrucum
"gel gayri diyor annem
sen de gel gayriii babacimmm
seni cok seviyommmm babbbbaaammmm"
sonra bir kadin sesi giriyor araya
-Kizim tamam artik kapat telefonu.
Kücük kiz sarki söylüyor 4 ya da 5 yaslarinda olmali...
"alladi puyladi iki lafin ayasina beni doladi,baktiki olmadi öyleschine beni puyladi"
seni yerim sosis-tombul sosis-manyak sosis-seni yerim geycek televole
"biy saykisin schennnn ömüyyy boyu süyeceykkk"
gel schön gayri ösledim seni gayri
öpüyom seni gayri"
Kasetin ilk sarkisini dinleyemedim.
Ama bu kasetin, kaseti satan adama ait oldugunu düsünerek geri götürdüm kaseti.
Benim kizim olmus olsaydi degeri bicilmezdi kasetin benim icin. Bu düsünceyle geri götürüp vermek istedim kaseti.
-Noldu kardes bozuk mu cikti?
-Bu kaset sana mi ait abi?
-Evet kilerden cikardim hepsini, yillardir orada duruyordu.
-Senin kizin var mi?
-Var!
-Kizinin senin dogum gününü kutladigi telefon görüsmesi kayit edilmis kasetin basina.
-Vay sipa vay. Kusura bakma kardes cocuk iste...
Ne diyecegimi sasirmistim.
O anki düsüncelerimi yazmak zor gercekten.
-Neyse sorun degil diger sarkilari dinlerim.