Bir askere yazilan mektup

S

sultansleyman

Guest
AW: Bir askere yazilan mektup

12.12.1993 gece saat 21.30 sehit düsen Jandarma Komando Onbasi Zekeriya Gülyaman`in yazdigi ve cebinden cikan siir.

Olur ya bir catismada ölürsem
Arkamdan yas tutmayin
Birakin, topragimda rahat icinde yatayim
Bedenimden komandomu cikarmayin
Onlar benim gururumdur
Botlarimi cikarmayin
onlar nice yollar asacak
Sehit olursam sirat köprüsünden gececek
Elimden tüfegimi almayin
O benim namusumdur
Ölünce mezarima sembol olacak
Yara`min kanini silmeyin
Ahirette hesabi sorulacak
Gögsümden kör kursunu cikarmayin
O benim madalyam olacak
 
L

Lalezar2006

Guest
AW: Bir askere yazilan mektup

Eigentlich mag diese Art von Lyrik bzw. Geschichten nicht, cok hüzünlü oluyor. Aber dieses Gedicht bzw. Kaside empfinde ich als sehr schön, schon von der Wortwahl: ünlü üstad Mehmet Akif Ersoy`dan

Çanakkale Şehidlerine

Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi,

- Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya
Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya,

Ne hayasızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
Nerde-gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı"

Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi
Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!

Eski Dünya, Yeni Dünya bütün akvam-ı beşer
Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer.

Yedi iklimi cihanın duruyor karşında,
Osrtralya'yla beraber bakıyorsun; Kanada!

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk.
Sade bir hadise var ortada : Vahşetler denk.

Kimi Hindu, kimi Yamyam, kimi bilmem ne bela...
Hani tauna da zuldür bu rezil istila...

Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-i asil,
Ne kadar gözdesi mevcut ise hakkiyle sefil,

Kustu Mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
Döktü karnındaki esrarı! hayasızcasına,

Maske yırtılmasa halâ bize affetti o yüz...
Medeniyet denilen kahbe, hakikat yüzsüz.

Sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbab,
Öyle müthiş ki: Eder her biri bir mülkü harab.

Öteden saikalar parçalıyor afakı;
Beriden zelzeleler kaldırıyor a'makı;

Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
Sönüyor göğsünün üstünde o aslan neferin.

Yerin altında cehennem gibi binlerce lağam,
Atılan her lağımın yaktığı: Yüzlerce adam.

Ölüm indirmede gökler, ölü püskürtme de yer
O ne müthiş tipidir: Savrulur enkaaz-ı beşer...

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak,
Boşanır sırtlara, vadilere, sağnak sağnak.

Saçıyor zırha bürünmüş de o namerd eller,
Yıldırım yaylımı tufanlar, alevden seller.

Veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
Sürü halinde gezerken sayısız tayyare.

Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
Kahraman o orduyu seyret ki, bu tehdide güler!

Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?

Hangi kuvvet onu, haşa, edecek kahrına ram?
Çünkü te'sis-i ilahi o metin istihkam.

Sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
Beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;

Bu göğüslerse Huda'nın ebedi serhaddi;
"O benim sun'-i bediim, onu çiğnetme" dedi.

Asım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi namusunu, çiğnetmeyecek.

Şuheda gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
O, rukü olmasa, dünyaya eğilmez başlar,

Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilal uğruna, ya Rab, ne güneşler batıyor!

Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Gökten ecdad inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki, kanın kurtarıyor Tevhid'i...
Bedr'in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.

Sana dar gelmeyecek makber'i kimler kazsın?
"Gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.

Herc ü merc ettiğin edvara da yetmez o kitab...
Seni ancak ebediyetler eder istiab.

"Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;
Ruhumun vayhini duysam da geçirsem taşına;

Sonra gök kubbeyi alsam da, rida namıyle;
Kanayan lahdine çeksem bütün ecramıyle;

Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan;
Yedi kandilli Süreyya'yı uzatsan oradan;

Sen bu avizenin altında, bürünmüş kanına;
Uzanırken, gece mehtabı getirsem yanına,

Türbedarın gibi ta fecre kadar bekletsem;
Gündüzün fecr ile avizeni lebriz etsem;

Tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırına.

Sen ki, son ehl-i salibin kırarak savletini,
Şarkın en sevgili sultanını Salahaddin'i,

Kılıç Arslan gibi iclaline ettin hayran...
Sen ki, İslam'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,

O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın;
Sen ki, ruhunla beraber gezer ecramı adın;

Sen ki, a'sara gömülsen taşacaksın... Heyhat,
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat...

Ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
Sana ağuşunu açmış duruyor Peygamber.


Mehmet Akif Ersoy
 

univers

Well-Known Member
AW: Bir askere yazilan mektup

edit: im folgendem ein Gedicht, dass in der Jacken/Hemdtasche des am 12.12.1993, Nachts um 21.30 Uhr gefallenen Gendarmerie Obergefreiten Zekeriya Gülyaman aufgefunden wurde.


Sollt ich in einem Kampf sterben,
Trauert mir nicht nach.
Lasst mich in meiner Erde friedlich ruhen.
Zieht mir nicht meinen Kommando Anzug
aus'm Leib.
Sie sind mein Stolz.
Zieht nicht meine Stiefel aus,
sie werden noch etliche Wege gehen,
Sollt ich fallen, werden sie die Sırat* Brücke überqueren.
Nimmt mir nicht mein Gewehr aus der Hand,
Sie ist meine Ehre...
Zum Symbol wird sie an meinem Grab werden...
wenn ich Tod bin.
Wäscht nicht das Blut meiner Wunde ab,
Dessen Rechenschaft wird im Jenseits abverlangt sein.
Holt den Blindgänger vom Kugel
mir aus der Brust nicht raus,
Sie wird mein Orden sein.

* Sırat Brücke ist nach dem mohammedanischem Glauben die Brücke, die über die Hölle gespannt sein soll und die nur gute Menschen bis zum Himmel überqueren könnten, die Sünder dagegen fielen von ihr in die Hölle.
 

Sedef52

Active Member
AW: Bir askere yazilan mektup

tesekkürler sultansleyman. sabah sabah cok duygulandirdin beni. göz yaslarimi tutamiyorum :-(
 

Sommer2000

Gesperrt
AW: Bir askere yazilan mektup

Sultansleyman, inan tuylerim diken diken oldu simdi. Askerlik yapmamak icin binbir turlu yalan dolan cevirenler okusada utansa.
 
S

sultansleyman

Guest
AW: Bir askere yazilan mektup

tesekkürler sultansleyman. sabah sabah cok duygulandirdin beni. göz yaslarimi tutamiyorum :-(

bende dün aksam öyle oldum ....

Sultansleyman, inan tuylerim diken diken oldu simdi. Askerlik yapmamak icin binbir turlu yalan dolan cevirenler okusada utansa.

utansalar keske ama bazi insanlarda utanma diye bir sey kalmamis. Allah islah etsin - ve vatan görevini yapan herkeze hayirli teskereler nasip etsinki saglikla sevdiklerinin yanina dönebilsinler.
 
S

sultansleyman

Guest
AW: Bir askere yazilan mektup

Bir şarkı söyler misin bize Mustafa Kemal?
Ölmezliğe dair.
Sen ey ölmezliğin sırrına eren Şair.
Büyük mimarı Türkiye'mizin,
Bir şarkı söyler misin?

"Üzme yetişir, üzme" derdin bir zaman
Neydi derdin söyler misin?
"Şahane gözler, şahane" düşmezdi dilinden.
Ey en güzel gözlerin sahibi.
İçin kan ağlasa yüzün gülerdi.
Hep şen şâkır türküler söylettin milletine sen,
Şarkı söyleyişin, zeybek oynayışın,
Şiir okuyuşun , nutuk verişin,
Dillere destandı Mustafa Kemal.

Türküler söylerdin Rumeli'den;
"Alişimin kaşları kara" derdin.
Estargon kalesinden, Tuna'dan;
Kaç kere bize selâm gönderdin...

Şimdi de biz türkü yakalım sana,
Milletçe söyleyelim.
Sensiz mahur faslını neyleyelim.
Gayri hüzzam makamına kaldı işimiz;
Sana bağlılığımız seni sevişimiz,
Bize güneş gibi, hava gibi, su gibisin.

At mermer örtünü üstünden,
Gel, at koşturduğun bu meydana.
Bir meclis-i neşve kurduk sana;
Cepheleri, meydanları, kürsüleri ko bir yana;
Bir şarkı söyle bize Mustafa Kemal'im.

Haykır yedi düvele diz çöktüren sesinle,
"Dağ başını duman almışı"
Topla etrafına Bayburtluyu, Dadaşı;
Bir bar oyna Mustafa Kemal'im,
Titresin meydan.
Geç oradan Sivas'a.
Başla kıvrak endamınla Halay'a...
Efelerin hatırı kalmasın,
Bir harmandalı oyna ki Mustafa Kemal'im
Kaysın altımızdan toprak.
Sonra hep beraber söyleyelim türkümüzü;
Dağ dağ, şehir şehir, köy köy,
Dalgalansın bayrak...

TEOMAN KARAHUN
(Varlık, nr. 376, 1 Ksım 1951, s. 9.)
 
S

sultansleyman

Guest
AW: Bir askere yazilan mektup

"Bütün ülke ucurumun kenarindaydi, Ömrümüz pahasina onu kurtardik, Burada yatiyoruz simdi."


Selam Olsun

Selam olsun bizden güzel dünyaya
Bahcelerde hala güller acar mi ?
Selam olsun sonsuz günese, aya
Isiklar, gölgeler suda oynar mi ?
Hepsi güzeldi kar, tipi, firtina
Günlerin gecisi ardi ardina.
Hasretiz bir kanat sakirtisina
Mavi gökte kuslar yine ucar mi ?

Uzak, cok uzagiz simdi isiktan,
Cocuk sesinden, gül ve sarmasiktan,
Dönmeyen gemiler olduk aciktan,
Adimizi soran, arayan var mi ?..


Ahmet Hamdi Tanpinar
 
S

sultansleyman

Guest
AW: Bir askere yazilan mektup

" Yüce mertebeye ulasan sehit
Yüz sürmeye geldim topraklarina
Dilde, destan destan dolasan Türk
Tarihe o essiz cengi sen verdin.
Düsünmeden evlat, yavuklu, ana
Su corak topraga rengi sen verdin.
Denizim, gökyüzüm ve dagim sensin
Kanimsin dolasan damarlarimda.
Anitim, gururum, bayragim sensin.
Yüce mertebeye ulasan sehit
Yüz sürmeye geldim topraklarina
Dilde, destan destan dolasan Türk.

Mehmet Emin Yurdakul


" Ben bu destana baslamadan önce, Babamdan duydugum anilar vardi.
Babam anlatmaya baslayinca - Annem sessizce aglardi "
 

univers

Well-Known Member
AW: Bir askere yazilan mektup

Gegrüßt sei..

Gegrüßt sei die schöne Welt von uns
Blühen in den Gärten, die Blumen noch?
Gegrüßt sei die unendliche Sonne, der Mond
Spielen die Lichter, die Schatten im Wasser?
Alle waren sie schön, der Schnee, der Schneesturm, der Sturm
das verstreichen der Tage, hintereinander.
Nach einem Flügelgeklapper sehnen wir uns
Fliegen die Vögel wieder am blauem Himmel?

Fern, sehr fern sind wir nun dem Lichte,
vom Kinderstimmen, Rosen und Efeu.
Zur nicht wiederkehrenden Schiffen sind wir geworden
aus den Weiten.
Jemand, der nach uneren Namen frägt,
nach uns Ausschau hällt ?...



Ahmet Hamdi Tanpinar
 
Top