Was lest ihr ??

S

Sunguroğlu

Guest
12140836_966629440050390_2842263265014415920_n.jpg


Bir gece sayfaları aralandı Kitabın. Karşımda duran, surelerin en kısasıydı:

“Şüphesiz Sana Kevseri verdik. öyleyse Rabbin için namaz kıl ve kurban kes. Asıl izi silinecek olan. Sana kin besleyendir.” Sayfayla birlikte gözlerim de kapandı. Önüm sıra, her biri tek başına topluluk olmuş insanlar belirdi… Vakurdu hâlleri. Sanki geçmişten geleceğe, karanlıktan aydınlığa yürüyorlardı. Yine de sordum kendi kendime, “Nereye gidiyor bunlar?” diye… “Kerbela” dedi bir ses. Şevklenip artlarına düşmek istedim. O ses, “İyi düşün, bunun bedeli ağırdır…” dedi. Korktum…

“Kûfeliler de korkmuştu. Unutma!.. Korkanlar dostlarını terk ederler…” dedi aynı ses.

Utandım bu kez… Aklım karıştı, gönlüm bulandı. O ses, “Ne utan, ne de kork!” dedi… “Anlamaya bak! Gidenler kazandı.”

“Yezid…” dedim merakla, “O kazanmadı mı? Hüseyin’in ve yoldaşlarının kanını döküp tahtına daha bir güvenle kurulmadı mı?” “Yanlış biliyorsun…” dedi, “aç, bir daha oku! Ve düşün… Kazanan Yezid mi, yoksa İmam Hüseyin mi?” Merak ettim. Bu kez nasıl okuyacaktım?

“Kerbelâ’yı cinayet öyküsü bilme!” dedi… “Onda bir sayfa dahi var, ana sütü kadar ak ve pak olan. Orada kahramanlar kâh Ali oğlu Hüseyin’dir, kâh Fâtıma kızı Zeyneb” “Amenna!..” dedim pürtelaş ve ekledim: “Biliriz ki, Kerbelâ hak aramanın ve özgürlüğün destanıdır. Sabrın, teslimiyetin ve adanmışlığın azamelidir.”

İçimdeki ses, “Hâlâ bazı hakikatleri anlayamamışsın…” dedi. Duruldum. Sükût edip boyun büktüm.

“Kerbelâ’yı uzaklarda arama…” dedi. “Bu hikâyenin Yezid’i, sana her dem kötülükler emreden ve yeryüzünde nifak çıkarıp kan döken nefsindir. Zoru gördükçe dostlarını yazı yolda koyan Kûfeliler, maslahat gözeten aklındır… Arına paklana yücelen ve Allah’ın yeryüzündeki halifesi olan Hüseyin, Allah katından sana üflenen ruhtur. Unutma! Seni yaratan Yezid’i de. Kufelileri de, İmam Hüseyin’i de var edendir.”

Titredim o vakit. Nutkum tutuldu. Habibullah’ın, “Oğlum” dediği Hüseyin ile adına asırlardır lanet okunan Yezid içimdeydi demek. Ve ben ekseri olarak Kufelilere benziyordum. ‘Okuyacağım… dedim, ‘en baştan okuyacağınız ve öylece çevirdim ‘Aşkın Diriliş’ sayfalarını… Allah’ın salat ve selamı Resulun ve Ali Beyi’inin üzerine olsun!..

Ahmet Turgut
 

Sithnoppe

Moderator
produkt-11950.jpg


Um die Zivilisation zu retten, muss er sie zerstören.
Endlich kehrt Peter F. Hamilton zu seinem beliebtesten Universum zurück.
Auf diesen Band, Teil des »Commonwealth«-Zyklus und zugleich idealer Einstieg für Neuleser, haben die Fans seit Jahren gewartet: Was liegt hinter der Leere, der gefährlichsten Anomalie der Galaxis, die niemand zuvor durchquert hat? Die Leere ist ein gewaltiges, machtvolles Gebilde, mysteriöser und gefährlicher als alles im Universum. Als ein selbsternannter Prophet von dort Traumbilder empfängt, die auf eine bevorstehende Katastophe hindeuten, wird Nigel Sheldon beauftragt, zur Leere zu reisen. Er soll alles über den Ursprung der Träume herausfinden und die letzte Grenze überschreiten. Und was er entdeckt, wird über das Schicksal aller Zivilisationen entscheiden ...
 

alteglucke

Moderator
Unbenannt1.PNG

Für den fünfjährigen Jake Honigpops, für Tante Sam Kräutertee und für Seferis gesalzene Radieschen: Es ist gar nicht so leicht, jeden Morgen die Bedürfnisse aller Hausbewohner zu befriedigen. Aber eigentlich hat Andrew Gage sich und seine »anderen« ganz gut im Griff. Andrew hat eine Multiple Persönlichkeitsstörung; mit Unterstützung einer engagierten Psychologin hat er es jedoch geschafft, für die vielen Ich-Abspaltungen in seinem Kopf ein imaginäres Haus zu konstruieren.

Eine strenge Hausordnung ist der Garant dafür, daß Andrew sich im wirklichen Leben behaupten kann. Doch die Grundmauern des Geisterhauses beginnen stark zu wackeln, als Andrews Chefin Julie, Gründerin einer Firma, die sich mit virtueller Realität befaßt, die junge Penny Driver einstellt. Denn Penny ist ebenfalls multipel – nur weiß sie das noch nicht. Ob die nymphomane Loins, die lauthals fluchende Maledicta oder die gewalttätige Malefica: Wann immer eine ihrer verschiedenen »Seelen« die Herrschaft über Leib und Geist gewinnt, kommt es zu einem Blackout.


Ich fand schon "Fool on the Hill" klasse - und das hier auch.
 
S

Sunguroğlu

Guest
BENIMCICEKLERIMATESTEACARYeni.aspx


Edebiyatımızın ilklerinden Ahmet Günbay Yıldız; kendine özgü üslubu ile yine farklı ve çarpıcı bir konuyla çıkıyor okurunun önüne. Güzel İstanbul′un, taptaze umut çiçeklerinin yeşerdiği üniversitelerinin birinde, birbirinden bağımsız tutku ve arayışların yaşandığı genç dünyalara tanıklık ediyor bu kez yazar. Birinin, sınır tanımaz arzularının kıskacında savruluşu ve sonu gelmez med-cezirlerle tükenişi... Diğerinin ise, elde ettiği iç derinliğin bütünlüğünde adım adım zirveye yürüyüşü...
 
S

Sunguroğlu

Guest
devlerinsavasikapak.aspx


İki kudretli hükümdar, ikisi de cihana hükmedecek güçte, cesarette, dirayette.
Biri savaş dehası olarak anılan, dünyanın tek hâkimi olmaya cehdetmiş, önüne çıkacak her engeli devirmeye ant içmiş Emir Timur.

Diğeri Anadolu’dan yeşeren koca çınarın, Osmanlı’nın genç padişahı. Niğbolu fatihi, azmiyle, gözü karalığıyla Haçlılara korku salmış, Timur’a bile “O yiğidin göçtüğü âlemin sultanlığından ne çıkar!” dedirtmiş Sultan Yıldırım Bayezid.

Okay Tiryakioğlu yeni romanı Devlerin ve Savaşı’nda bizleri yine dünya tarihine yön vermiş şahsiyetlerle bir araya getiriyor.
Emir Timur imparatorluğunu batıya doğru genişletmek isterken, Yıldırım hem doğuda hem batıda şanlı bir mücadeleye girişiyor. Bir yandan İstanbul’u kuşatıyor, bir yandan Anadolu’nun birliğini sağlayan adımları atıyor. İstihbarat teşkilatı Karatuğlar, Kanoniklerin en derin hatlarına kadar sızmışken ihanet bir yerlerden yüz gösteriyor; Haçlılar ve Emir Timur arasında gizli bir ittifak oluşuyor.

İki büyük komutan, iki cengâver hükümdar, Ankara’da, Çubuk Ovası’nda çarpışan iki ordu ve hiç bitmeyen nefis muhasebeleri… Belki de en büyük şanssızlıkları aynı zamanda yaşamaktı.

Okay Tiryakioğlu yenginin, yenilginin, dünyaya hükmetmeye bir adım kalmışken kendi içindeki savaşta yenik düşmenin, onurla kaybetmenin destansı romanını yazdı…


Timurlenk, kıl çadırından fırladığı gibi çıktı. Biz de peşinden seğirttik. Bakışlarında merak ve hayret vardı Koca Hakan’ın. Sonra harp alanının kızıl dumanları ve onca pusun arasından çıkanları görünce gözleri faltaşı gibi açıldı. Ak donlu atının iki yanında toplanmaya çalışan piyade ya da süvari, onlarca muharibi baltasının tek bir salvosuyla devirerek geliyordu Yıldırım Bayezid Han. İnanılmazdı ama gerçekten de oydu. Etrafında bir avuç hassa muhafızı olduğu halde karşı konulmaz bir kolaylıkla ilerliyordu.

“Hele şu yiğide bakın,” dediğini işittim Timurlenk’in. “Şu yiğide bakın hey! Aman ya Rabbi, şu yiğidi görün ve torunlarınıza anlatın!”
 

Skeptiker

Well-Known Member
51eIJH9n5wL._SY400_.jpg

Seit Neujahr am lesen und schon mehr als die Hälfte geschafft. Einfach genial das Buch.....sehr zu empfehlen!

Von den satanischen Versen war ich eher enttäuscht. Durch die Fatwa wurde ein schlechtes Buch aufgewertet. Nichtbeachtung wäre die bessere Strafe gewesen!
 

Zerd

Well-Known Member
Für alle, die sich fragen, was man unter einem Intellektuellen eigentlich zu verstehen hat und worüber sich die Intellektuellen unserer Zeit gerade so ihre kleinen Köpfe zerbrechen:

Th. Jung u. St. Müller-Doohm: Fliegende Fische - Eine Soziologie des Intellektuellen in 20 Portraits

Aus dem Klappentext: "Fliegende Fische" - so nannte Voltaire die Intellektuellen, noch bevor dieser Begriff erfunden worden ist. Mit ihm werden Individuen bezeichnet, die als Einzelpersonen stellvertretend für alle Kritik äußern. Doch so verschieden die Individuen sind, so verschieden ist die Weise, sich als Intellektueller in die Gesellschaft einzumischen. Dieser Band stellt sie vor: in 20 Porträts, die zusammen eine kleine Soziologie des Intellektuellen ergeben.

Die meisten Autoren sind Uni-Angehörige, dementsprechend schwer sind manche der Texte zu lesen, wenn man nicht gerade im Thema drin ist. Aber wer sich davon nicht stören lässt, erhält eine feine kleine Übersicht über einige wichtige Themen unserer Zeit und wie einige Leute damit umgehen.
 
S

Sunguroğlu

Guest
ferec-varligin-atesi-kitabi-huseyin-tunc-Front-1.jpg



Ufak bir ipucu... Cılız da olsa bir ışık arıyorum. Nereye aitim ben? Ne tür bir insan ailesindenim?
Neden?
Ne demek neden?
Hayat dediğimiz bu şey, değişik bir maddeden mi yapılmış, yoksa sadece manadan mı ibaret? Sır küpü... Kırılmaz ve kurşungeçirmez buzlu camdan yapılmış sanki. Anlayabilsem iyi olacaktı. Daha dikkatli bakıyorum... Yakından, iyice yakından... Nafile!
Başlangıçla son arasında gidip gelen zaman aralığında neler olup bittiğini anlamaya çalışıyorum. Gözüme hafif bir koyuluk çarpıyor o kadar. Elimi uzatıyorum, kaçıyor. Uzaktan bakıyorum, kayboluyor.

 
S

Sunguroğlu

Guest
1369391741_b.jpg


Menan Cinleri'nin Padişahı, akşamın alaca karanlığında, kayalık bir vadide, yanık otlar üstünde toplanmış olan kabilesine dedi ki:- İnsanlar çok ilerledi ve bizi geçtiler. Gökte uçuyorlar, denizin dibinde gidiyorlar, yerde ise birbirlerini yiyorlar. Böylece bize iş kalmadı. İşsizlik bütün acılığı ile artıyor. Bilmem ki ne yapmalı?
- Yani insanları çarpmaya gitmeyecek miyiz?
- Gereksiz... Onlar, medeni araçlarla birbirlerini çarpıyor ve çarpışıyorlar. Bu yüzden çoğu çarpık yaşıyor. Biz de işsiz kaldık. Fakat üzülmeyin, eskiden insanlar cin hikayeleri anlatıp eğlenirlerdi. Şimdi biz de insan hikayeleri, anlatıp eğleneceğiz.

Yeryüzü bozuldu. Eskiden insanlar cin masalları anlatırlardı, şimdi cinler insan masalları anlatıyor. Hekimoğlu İsmail′in hayatın içinden süzerek damıttığı hikayeleri, şaşırtıyor, hayret içinde düşündürüyor. Buyrun ′yaşadığımız dünya′nın hikayelerine, buyrun ′insan masalları′na...-
 
S

Sunguroğlu

Guest
9789757055778.jpg


Doludizgin bir savaş...
Ümidi boğan bozgun günleri...
Geceyi aratan, zulüm ateşinin yakıldığı gündüzler...
Bunca derdin arasına sıkışan bir yürek sızısı. Kâmil'in yüreğini paramparça eden bir sevgi...
Aşk, savaş, kan, şehadetle sarmaş dolaş geçen kavga yılları...
Bu eseri, zevk ve heyecanla okurken karanlıklara hapsedilmiş, elmas hakikatlerin de farkına varacaksınız. Lirik, coşkulu, samimi bir üslupla kaleme alınmış bu romanı seveceksiniz.
 
Top