beren
Well-Known Member
So ich formuliere es mal etwas um, damit es besser klingt. Ich habe kaum Fehler entdeckt und ich habe auch alles verstanden. Mich darf man auch korrigieren natürlich.
Doğu Almanya
Bugün Doğu Almanya'daki ilk günüm.
Az önce annem kendi evine döndü ve ben bundan sonra artık tek başıma burada yaşayacağım. Alışveriş nedeliyle dışarı çıkmaya karar veriyorum. Kapının önünde gözüme bir sokak lambasına yapıştırılmış çıkartma çarpıyor. "Refugees are NOT welcome!" Ben böyle bir yazı gördüğüme inanamıyorum. Onlar acaba bizim gibi insan değil mi? Neyse, süpermarkete gitmek istemiştim. Tramvay boşmuş. Yanı bir kaç kişi var, ama Istanbul'un kalabalığına alışmışım herhalde.
Süpermarkette alışverişimi tamamladıktan sonra kasaya gidiyorum ve ödemeyi bekliyorum. Ama dur... kasadaki kadın nasıl konuşuyor? Sanki başka bir dil konuşuyor! Biraz dikkatli dinleyince Almanca konuştuğunu anlıyorum/fark ediyorum. "Inşallah üç sene sonra ben böyle konuşmam, bea!", diye düşünüp gülüyorum.
Yürüyerek eve dönmeye karar veriyorum, zaten evime uzakta değilim. Chemnitz'de betondan yapılmış çok yeni evler var. Hepsi gri ve hiçde güzel gözükmüyor. Bunların arasında Ikinci Dünya Savaşı'ndan önce yapılmış evlerde var, onların sayesinde bu şehir yinede başka bir türlü güzel. Ama bunu görmek için bence iki kez bakmak gerek.
Benim üniversitenin önünden geçiyorum. Üniversitede çok Hindistanlı okuyormuş. Bunu duyunca biraz şaşırdım, çünkü bunu daha önce duymamıştım. Belki onlarla tanışma imkanım olur ve arkadaş oluruz. Ben zaten Hint yemeğini seviyorum.
Aradan bir hafta geçti, her şey güzel gibi, sadece tek bir sorun var: Sanki burada hiç Türk yokmuş gibi geliyor bana!