Was lest ihr ??

S

Sunguroğlu

Guest
select.php


“Menekşe Kokulu Kitap!”

Hayata Bir Bardak Çay Molası

Sevinçlerini Sakın Erteleme
Her Yemekten Sonra Şükret
Biri Seni Kucakladığında
İlk Bırakan Sen Olma…

Okurken içinizi huzurla dolduracak, yüreğinizi ısıtacak, iyilik, sevgi, dostluk ve mutluluğu dile getiren birbirinden güzel 69 adet hikâyeden derlenen bu kitapla hayata keyifli bir mola verip kargaşadan sıkıntılardan uzaklaşacaksınız.

Sevgiyi, dünyadaki tüm kötülüklere karşı bir zırh gibi giy. Bu zırh, hiçbir silahın delemeyeceği tek kalkandır.
 

Sophia2

Well-Known Member
Ich lese von Robert Galbraith:
"Der Ruf des Kuckucks".
Das ist Joanne K.Rowling, die unter einem Pseudonym schreibt.
Die Harry Potter-Bücher konnte ich nicht lesen, aber der Krimi ist absolut top.
 
S

Sunguroğlu

Guest
642853_214.jpg


NEGATİF limanlardan POZİTİF sulara - Oğuz Saygın

15 yıl önce ilk baskısı yapılan kitapta Oğuz Saygın şöyle diyordu:


“Amacım kurallar anlatmak değil kişilerin pozitif yaşamalarını sağlayabilecek bir rota belirlemelerine yardımcı olmak. Bu nedenle kitabımın ismiyle bile kişilere olumluyu yansıtmasını ve olumluyu çağrıştırmasını istedim.”

15 yıl boyunca ülkemizin birçok güzide şirketinin yöneticisi, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının idarecileri, Siyasi Partilerin yöneticileri ve Belediye Başkanları, çok sayıda Milletvekili ve bazı Bakanlar, İşadamları, birçok Devlet Okulu ve Özel Okulun öğrencileri, öğretmenleri ve idarecileri, 7’den 70’e çok sayıda insan; Oğuz Saygın ile birlikte Pozitif Sulara yelken açtılar.

“Negatif Limanlardan Pozitif Sulara 2012” versiyonunda bu değişimi yaşayan insanlar içerisinden seçilmiş örnekler bulacaksınız.

Her yıl buna yenileri eklenecek ve her yıl eklenen bu hikayeleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.

Unutmayın…

Geminin rotasını kaptan belirler. Hayatınızın rotasını düşünceleriniz, düşüncelerinizin rotasını ise yalnız ve yanlızca siz!
 
S

Sunguroğlu

Guest
nby2396.jpg


Kelimeler sadece ağızdan çıkarsa eğer, sadece kulaklara ulaşıp orada kalır. Ve kısa bir süre sonra da tamamen unutulur. Fakat kalpten dökülenler kalplere işler. Yıllar boyu saklanır o sevgi odacığında, en sevilen kişilere sevgiyle takdim edilmek üzere…


‘Hayatın İçinden’ adlı sevgi hikâyelerini yıllardır okuyanlar, üstte yazdığımız satırları kalben onaylar. Eminiz ki okuyunca sizler de bize hak vereceksiniz.
 
S

Sunguroğlu

Guest
gunesinsultani-20112015-2-300dpirgb.aspx


“Korku başlı başına bir sultanlıktır ve tüm sultanlar ona sığınır…”


Moğol istilası altındaki toprakların genç ve yakışıklı sultanı, muhkem bir dağın içine oyulmuş sarayında kafes hayatı sürmekte…

Tüm sultanlığın hâkimiyeti, babasını ve ağabeylerini katlederek henüz çocuk yaştayken onu başa geçiren muhteris başvezirde...

Halk, bir yandan Başvezir’in diktası altında ezilirken, bir yandan da Moğol zulmüyle canından bezmiş halde...

Kapatıldığı kafesin ardında, dünyaya karşı büyük bir merak duyan genç sultan ise bu makûs kaderi değiştirmeye kararlı...

Bir gece kalenin gizli tünellerini bulacak ve her gece tebdil-i kıyafet şehre inmeyi başaracak. Sultanı olduğu toprakları keşfederken kadim dostluklara, baştan kara sevdalara, yepyeni dünyalara yelken açacak…

Tanıştığı yaman bir Türkmen delikanlısını dost, tüm dünyayı arşınlamış Venedikli bir seyyahı yoldaş, bilge ve ihtiyar bir dervişi mürşit ve asi bir Türkmen kızını yar saydığı vakit, kendisinin ve sultanlığın kaderi sil baştan yazılacak. Çünkü yeni dostları, ona karşı planlanan bir isyanın elebaşları...

Bir yanda tahtı ve sultanlığı, diğer yanda dostları ve aşkı…

Dilemmalar içinde yaralı bir sevdanın, uçurumlarla bilenmiş hırpani bir isyanın ve Kaf Dağı’na meftun canhıraş bir umudun romanı…

Alp Arslan Akman’ın kaleminden, Moğol istilası altındaki 13. yüzyıl Anadolu’sunda kurgulanmış bir distopya; Güneş’in Sultanlığı.
 
S

Sunguroğlu

Guest
firavununolduremedigi.aspx



Güneş kırmızı bir tepsi gibi ufkun üzerinde dururken, bulutlar renkli bir aleme bürünmüş; çöl susuzluğun remzi, kum tepelerinin her biri uyuyan bir dev... Gökler ve çöller alabildiğine uzanırken bir adam yolları adımlıyordu, bu Musa'ydı.Anladı ki bu ayaklar, bu vücudu çekmeyecek... Ekmek torbasını yastık yaptı, kumların üzerine uzandı, bulutlar gitmiş, yıldızlar parlıyordu. "Gökleri silip süpüren kim?"Yıldızlar kayıyordu, birilerini taşlarcasına...Uyudu, uyandı, yine yıldızlar, yine çöl... "Ölmediğime göre yaşamalıyım. Yürümeliyim, bu adımlarla yollar biter, yürümeliyim... Yine vahalar çıkar, yine kervanlar görünür. Ben kimsesiz yolların yolcusuyum. Benim hayatım başka, ben Musa'yım....''
 
S

Sunguroğlu

Guest
nby2122.jpg


Ölümün esrarengiz dokunuşlarını iliklerimize kadar hissettiğimizde, hayat yolunun sonuna geldiğimizi anlamıştık.
Yalnızca eğlenceden ibaret saydığımız ömür, hiç beklenmedik bir şekilde bütün umutlarımızı yerle bir etmişti.
Umursamaz iki çılgın genç olarak, o güne kadar aklımıza getirmediğimiz Allah'tan yardım dilemeye başlamıştık.
Kendimizi Azrail'in kucağına teslim etmeye hazırlanırken bir mucize yaşadık o an...
Dinin, Kitab'ın hiçbir yeri olmayan hayatımıza; esrarengiz bir el uzanıvermişti birden...
O ses, o çığlık yankılanıyordu içimizde; bizi ve bütün kâinatı kuşatırcasına:
"Ne kadar günahkâr olursanız olun, sizi kucaklamaya hazır bir Rabbiniz var. Öyleyse açın ellerinizi, kendinizle yüzleşme vaktidir."

***
Bu eser, bir macera veya bir nasihat kitabı değildir.
Tamamen yaşanmış esrarengiz bir hadisenin ardından, gönülleri mest eden yüzleşmenin hikâyesidir.
Hazırsanız buyurun...
 
S

Sunguroğlu

Guest
nby2384.jpg


Sonsuzluğu bulsam dahi içimde,
Oraya da sığamayacak kadar dardayım sanki.
Bir insan çektiği acıyı nasıl anlatabilir?
Hangi kelimeler yeter?
Geceler uzundur desen,
Yorgunlar uyuyamaz desen,
Hangi cümle tamamlar acıyı?
Hani bir hissin kahredici ızdırabını yaşarsın;
Yarım kalmışlık hissi...
Sevgili...
Beklediğim yarınlar yarınlara kaldı...
Ama değişmeyecek olan bir şey var;
Senin ön yargıların,
Benim gurursuz sevgim.
Bunlar bizde oldukça,
Ben gitmeyeceğim,
Sen gelmeyeceksin.
Olsun...
İnandığım bir şey var ki;
Bekleyerek kazandığın her şey çok kıymetlidir,
Hele ki bu bir gönül ise...
 
Top